20 Ekim 2011 Perşembe

... On peut!

Paris'te grubun diğer elemanlarından ayrı bir otobüs durağında otururken sokağın karşısında bir galeri gördü. Zamanını anlamsizca oturarak geçirmek yerine galeriye bir göz atmaya karar verdi. Galerinin vitrininin önüne geldiginde kapının kapalı olduğunu fark etti. Pencereden içeri bakarken yanında yaşlı bir adam belirdi ve ona resim yapıp yapmadığını sordu. O da sevdiğini ama yapamadığını söyledi. Yaşlı adam cebinden anahtarları çıkarırken "birşeyi ya da birisini severken onu sevdiğini mi düşünürsün yoksa sadece sever misin?" diye sordu.
Verdigi cevap belliydi. Herkesin vereceği cevapti. Severken sadece seversin!
"alors" dedi yaşlı adam, "si tu aimes, tu peux".

14 Ekim 2011 Cuma

... Bugün yürürken düşünüyordum da sanırım ben bazı seylere artık inanmıyorum. Bu yüzden kendimi kabullenmeye başladım. Artık kendimi zorlamama gerek yok. "ben boyleyim" lafından nefret ederim ama kendi kendime söylüyorum artık bunu.
... Kafamdan geçenleri ne yazmaya ne de seslendirmeye cesaretim oluyo bazen.

11 Ekim 2011 Salı

... Önyargının olmadıgını düşündüğün bi konu seni neden korkutur? Korkmana neden olan o konu değil de hissettiklerin ya da hissetmekten korktukların mıdır acaba?

Bazen olasiliklar bile ürkütür insanı. Olması mümkün gözükmeyen, hatta sadece olmasını düşündüğün seyler.

Ve bazen o noktada ne hissettiğini, ne bildigini ve ne olduğunu bilmeden kendini aslında hiç tanımadığını, hep asıl seni bi yerlerde saklı, kilit altında tuttuğunu düşünürsün.

İste bu, biraz acı verici ve üzücüdur.
... Heyecan!

Heyecanlanmaya başladığım seyler var. Sonucunun ya da gelişiminin ne olduğunu bilmediğim seyler. Bi yola çıktık bakalım denilen seyler. Su anda beni uyutmayip bunları yazdıran seyler.
Yarın için heyecanlıyım.

2 Ekim 2011 Pazar

... extremely loud and incredibly close!

"o gece, o sahnede, o kafatasının içinde kendimi evrendeki her şeye inanılmaz yakın ve aynı zamanda aşırı yalnız hissettim."

Bu Blogda Ara