17 Kasım 2011 Perşembe

... music is my aeroplane!

Yıllar önce tanıdığım ve o zamanlar bana zor yıllar yaşatan biriydi G. Onceleri severdim, iyi anlaşıldık. Sonra ne olduysa digerleri gibi benimle uğraşmaya, beni üzmeye başlamıştı.
Anlayamadığım şey neden bunca zaman sonra onunla birlikte Amerika'ya gittigimdi. Hem de sadece haftasonu için. Cok saçmaydi. İki yabancı gibi aileler ile birlikte eşyalarımızı topladık. Bunu da neden birlikte yaptığımızı anlayamiyordum. Hiç konusmuyorduk ama aramızda bir gerginlik yoktu. Belki de sadece bir anlam verememezlik, ne isimiz var burada, ben neden bununla amerika'ya gidiyorumluklar.
Sonuçta bütün bunlar eşliğinde hazırlandık. Ben bi kaç şey unuttuğumu anladığımda ona güveniyordum. Hayatım boyunca, daha dogrusu hayatımda olduğu sürede hiç güvenmediğim adama unuttuğum malzemeler konusunda güveniyordum. Saçmaydi. Yaşanan hersey saçmaydi.
İkimiz de hazırlandıktan sonra havaalanına geldik. Konuştuğumuzu bile hatırlamıyorum. Check-in ler yapıldı, pasaport kontrolünden geçildi. Rutin havaalanı işlemleri gerçekleştirildi
Uçağa bindiğimizde ise koltuklarımız ayriydi. Ben orta kapıya yakın otururken o en arkalardaydi. Ben küçük bir cocuk gibi muzur muzur hareketler yapıyor, yerimde duramıyorum. Dikkat ettigim tek şey pilotun cok genc olduguydu. Bu beni suphelendiriyordu. Bu kocaman uçağı kaldırabilecek mi sorusu beni geriyordu. Ancak buna rağmen hareketlerime devam ediyordum.
Birden uçağı kusbakisi görmeye başladım. Uçak yolunda bir süre gitti, kuytu bir köşeye park eder gibi yapıp hızlandı ve bana doğru büyük bir hızla yaklaşmaya başladı. O anda uçağa, kendime döndüğümde kemerimi takmadigimi fark ettim. Bütün hostesler beni uyarıyorlardı. Bense onları dinlemiyordum. Bir süre yukarı doğru sallantili bir sekilde çıktıktan sonra pilot kontrolunu yitirmeye başladı ve aşağı doğru büyük bir hızla düşmeye başladık. Benim kemerim takılı olmadıgı ve önümde boşluk olduğu için aşağı doğru sürükleniyor, bir yerlere tutunmaya çalışıyordum. Hostesler beni yakalamaya, oturtup kemerimi takmaya çalışıyorlardı ama başarılı olamıyorlardı. Sonunda uçak sehrin icine indi ve hostesler ile pilot uçaktan aşağı indi. Pilot gülüyordu. Hostesler cok sinirliydi. Pilota bağırıyorlardı. "sen doktorsun, pilot değil!" pilot/doktor gülmeye devam ederken sözler veriyordu. "izin verin bu sefer yapicam" ve aynı anda kuleyle irtibat kurup kalkış için izin istedi. Kule izni verdi vermesine de sehrin, binaların tam ortasindaydik. Nasıl olacak derken pilot kontrolü eline aldı ve tekrar uçağı kaldırmaya çalıştı ama binalara çarpar gibi olunca bu sefer hostesler olaya el koydu.
Uçak sehrin ortasında saçma sapan bir sekilde dururken bos uçağın icinde ayağa kalkıp G'nin yanına gittim. Sadece iyi olup olmadıgını merak etmiştim ve bunu ona sormak istiyordum. Yanına geldigimde iki yanında da güzel kızlar oldugunu ve onlarla cok güzel vakit geçirdiğini ve cok da iyi oldugunu gördüm. Bana gülerek baktı ve iyi oldugunu söyledi. Ben de mahcup bakışlara sadece iyi olup olmadıgını bilmek istedim derken koluna dokundum ve arkamı dönüp gittim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara