31 Aralık 2009 Perşembe

... yılbaşından nefret ediyorum!


Yılbaşı; batı ülkelerinin ve 1926'dan itibaren Türkiye'nin kullandığı düzeltilmiş Gregoryan takviminde yeni yılın başladığı gündür.
Bir yılın bittiği ve yeni bir yılın kutlandığı kültürel bir olaydır.

Belirli bir mantık çerçevesinde baktığımda benim için çok da özelliği olan bir gün değil. Hele toplumun yaratmış olduğu "belirli günlerde eğlenme zorunluluğu takıntısı"na dahil olan bir gün olduğu için daha da itici geliyor. Bana göre alt tarafı bir rakam değişiyor. 2009 2010 oluyor. Ne var yani bunda bu kadar abartılacak, sabahlara kadar eğlenmiş gibi yapacak? Çünkü gerçek şu ki eğlenmiyoruz. Genelleme yapmak istemiyorum ama gerçekten kimse eğlenmiyor. Kimse gelip bana yılbaşında çok eğlendik kaçırdın demiyor, her zaman bir "ama" oluyor.

Bir de, bir yılın bitmesi ve yeni bir yılın başlamasıyla hayatının tamamen değişeceğini düşünenler var. Tamam çok pozitifsiniz, daha güzel günler yaşamak istiyorsunuz ama sabah uyandığınızda aynı monoton, dertlerle dolu, o sıkıntılı hayatınıza geri döneceksiniz. Bunu siz de biliyorsunuz. Lütfen biraz gerçekçi olun. Alt tarafı takvimdeki sayılar değişti, hayatınız değişmedi, değişmeyecek de.

İnsanoğlu bazen gerçekten çok çaba sarf ediyor mutlu olmaya, eğlenmeye çalışmaya, pozitif olmaya. Buna o kadar çok ihtiyacımız var ki böyle hissetmek için illa ki bir bahanemiz olmak zorunda. Yılbaşı, doğum günü, yıldönümleri vs.

Bu hayata gerçekçi bakabilmek gerçekten zor. O yüzden hayal alemi daha çekici geliyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara