22 Mart 2010 Pazartesi

... mutluluk mudur?

en sevilenle ve yeni iki güzel insan ile birlikte;
yürüyerek taksim'den sultanahmet'e gitmek.
denizin üzerinden geçerken arnavutköy'ün karşısındaki askeri okulu görememek ama görmüş gibi yapmak.
balıkçıların ısrarlarını kırmak zorunda kalmak.
sultanahmet'te namlı rumeli köftecisi'nde köfte, piyaz ve irmik helvası yiyip, dünyadan soyutlanmak, sarhoş olmak ve kahkahalar atmak.
"müzeler pazartesi kapalıdır ama şansımızı bir deneyelim" diyerek topkapı sarayı'na gitmek ve akşama kadar orada dolaşmak.
kaçıkçı elmasının 3 kaşık karşılığı alındığını öğrenmek, "tek taş da neymiş" demek.
karşılaşılan her hayvanı sevmek ama papağanların saldırısına uğramak. 
lala ve hekimbaşı ile samimi anlar yaşamak.
surların üstünde albüm kapağı için fotoğraf çekmek. 
gülhane parkını bütün o yorgunluğa rağmen katedip, deniz manzarasına karşı 4 kişilik demlikten yaklaşık 20 bardak çay çıkarmak.
kahkahalar atmak.
huzurla dolmak.
yorulmak ama yorulmamak.

mutluluk budur!...

2 yorum:

Bu Blogda Ara