21 Kasım 2010 Pazar

... give you away!


sonucunun ne olduğunun önemli olmadığı, sadece yaptıktan sonra en ufak bir pişmanlık duymayacağın şey ne olurdu sorusunun cevabıydı o. onu karşıma çekip hissettiğim, düşündüğüm, konuşulmayan ne varsa söyleyip gitmek isterdim. bu belki ona olan hissettiklerimi hiç değiştirmez, belki de tamamen değiştirirdi ama sonunda içimden atmış olurdum.
herşeyi abartıyorum sanırım. onu da abartıyorum. biliyorum bütün kötü huylarına, uyuz olduğum hareketlerine rağmen malesef dönüp dolaşıp ona hissettiklerime geri dönüyorum. olay aslında onu ilk gördüğüm anda hissettiklerim, sonrası değil. yıllar geçtikçe o anları unutuyorum gibi geliyor ama hep aklımda. bazı şeyleri çat diye silebiliyorken, bu anı hep canlı, hep orada. yazdıkça biter gibi gelse de bitmiyor. beni bile sıkıyor. 
bir müddet sonra yine unuturum herhalde. 


bizim aslında hiç karşılaşmamamız, hiç tanışmamamız gerekirmiş...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara