26 Kasım 2010 Cuma

... expectation/reality=disappointment!

çok hayalperestim. çoğunlukla saçma sapan, romantik ve imkansız hayaller kurabiliyorum ama yine de hepsinin içine bir tutam olsa da doğruluk ve olasılık payı koyuyorum.
imkansız olmalarına rağmen son zamanlarda kurduğum hayallerle bir dünya kurdum kendime. şizofreniye yaklaşıyormuşum hissi veriyor. korkutuyor. biliyorum olmayacak istediklerim ama ya olursa?
filmlerden, kitaplardan çok etkileniyorum sanırım. gerçekler suratıma tek tek vurulduklarında, mantığım ne kadar onları kabul etse ve onaylasa da, bir süre sonra hayal dünyama geri dönüyorum. sanki orada herşey çok daha güzel.
hep hayal etmiştim (belki de yine saçma gelebilecek bir hayal). sevdiğim adamla koltukta yanyana sığışmaya çalışıp yatmak. buydu hayalim benim. televizyon izlemek ya da susmak bile eşlik edebilirdi bize. yeter ki beraber o küçücük alana sığabilelim. sanki oraya sığarsak dünya bize fazla gelirmiş, her yer bizim olurmuş gibi.
hayalim gerçekleşti. bir kere sanırım. ya da en azından benim hayatımda bulunduğu o kısa süre içerisinde onu her gördüğümde. onun yanına sokulmak, onunla orada uzanmak, onun kalp atışlarını dinlemek o kadar hayata dair bir histi ki. ama aynı zamanda hayatın dışında bambaşka bir dünyaya da aitti. ben belki de bunu özlüyorum şimdi. bu hayali, bu hisleri. yıllar geçtikçe yok olmasını beklediğim, buna çabaladığım şeyden artık kaçmamaya karar verdim. gittikçe hastalık derecesine gelmeye başlamış olmasına rağmen, o gece hissettiklerimi hissedene kadar kaçmayacağım. onu içimde kabul edip yaşatacağım. onunla birlikte olmak bu resimde, bu şarkıda imkansız evet ama belki onun bana hissettirdiği gibi hissettirebilen birisi benim resmimde olmak ister. kim bilir...
ama o zamana kadar hayallerimin tek karakterini oynayacak kişi belli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara