27 Ocak 2011 Perşembe

... since i've been loving you!

bir masada oturuyordum. kalabalık bir masa. içkiler gidip geliyor. uzun zamandır görmediğim insanlar çevresinde. onları görünce eski zamanlar geliyor aklıma. hep beraber vakit geçirdiğimiz, hiçbir şeyin umrumuzda olmadığı, en azından öyle gözüktüğü zamanlar geliyor. herşey ne kadar da değişmiş. hepimiz bambaşka insanlar olmuşuz. hiçbir şey eskisi gibi değil. ama ilginç bir şekilde rahatsız edici de değil. hepimiz bir şekilde yeniliklerimize ayak uydurmuşuz. bunun nedeni sanırım değişimlerin aynı anda olması. o zamanlar birisi farklı davranmaya başladığında yadırganıyordu. ne kadar saçma. kimse kimsenin ne hissettiğini, ne yaşadığını, ne düşündüğünü bilmeden hemen yargılamaya başlardı. neyse.
aslında anlatmak istediğim bambaşka bir şeydi. yine konu bambaşka yerlere geldi.
masada oturuyorum. kah gülüyorum, kah susuyorum. hatta bazen benim burada ne işim var bile diyorum ama sonra toparlıyorum. aklıma yoldakiler geliyor. onları görmek istiyorum. heyecanlanıyorum ve bu benim hoşuma gidiyor.
uzun bir beklemeden sonra yolun başında görüyorum, geliyorlar ve ben koşup kocaman sarılıyorum. o kadar özlemişim ki. nasıl anlatılır bilemiyorum. böyle sanki muhteşem bir şey başarmışım da onun mutluluğu içindeyim ya da muhteşem bir sevgi içimi kaplayan. masada oturan herkesten farklı olan bir şey. özlemek ve sevginin karışımı sanki. ama o anda dünyanın en mutlu insanı ben olabilirim.
bazı insanlar vardır hayatında ve o insanlar olsa da olur olmasa da olurdur. hayatından çıkıp gittiklerinde bir kayıp olarak görmezsin. bazı insanlar da vardır. normal bir düzeyde hayatındadırlar. arada bir görüşür, birşeyler paylaşırsın. hayatından çıksalar üzülebilirsin ama bazı insanlar vardır ki en ufak bir ters tepkisi seni öldürür. ya da en ufak bir harekette alınganlaştırır. öyle olmasa bile, bambaşka bir şey hissedersin. üzülürsün, ölürsün. düşünmekten kafayı yersin. işte o insanlar hayatından çıktığında hayatın da durur. bunlar sanki senin varlığını oluşturan hücrenin çekirdeği gibidir. çekirdekten birşey eksildiğinde çekirdek de yok olur. çekirdeğin etrafındakiler teferruattır. yerlerine yenileri gelebilir, yerleri doldurulabilir. ama çekirdek öyle değildir işte.
o çekirdeği oluşturanlar, beni tamamlayanlar.
ve ben onları gördüğümde, onları özlediğimde, onlara sarılıp zıplayabilmek beni dünyanın en mutlu insanı yapabiliyor.

böyle birşeye, böyle bir çekirdeğe sahip olmak çok güzel ve özel birşey.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara